İslami Paylaşım
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İslami Paylaşım

İslami paylaşım forumu
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Namazın Dindeki Yeri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Şeyhülislam
Admin
Şeyhülislam


Mesaj Sayısı : 191
Kayıt tarihi : 21/03/08
Yaş : 33

Namazın Dindeki Yeri Empty
MesajKonu: Namazın Dindeki Yeri   Namazın Dindeki Yeri EmptyPtsi Mart 24, 2008 10:47 pm

Namaz dinin direğidir
Sual: Namazın dindeki yeri nedir?
CEVAP
Namazın önemi çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberani]

(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet, namazdır. Namazı düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namazı düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.)
[Taberani]

(Namazı doğru kılanın, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür.)
[İ. Ahmed]

(Allahü teâlâ buyuruyor ki, "Söz veriyorum ki, namazlarını vaktinde, doğru olarak kılana azap etmem, onu sorgu-suale çekmeden Cennete koyarım")
[Hakim]

(Her Peygamberin ümmetine son nefeste vasiyeti namazdır.)
[Gunye]

Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hanbeli’de namazı terk eden küfre düştüğü için, Şafii ve Maliki’de büyük günah işlediği için ceza olarak katli gerektiği fıkıh kitaplarında yazılıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr]

(Namaz kılan, kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olur.)
[Taberani]

(Namaz kılmayan, kıyamette, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulur.) [Bezzar]

(Namazı kasten bırakanın ibadetleri kabul olmaz ve namaza başlayana kadar Allahü teâlânın himayesinden uzak kalır.)
[Ebu Nuaym]

(Beş vakit namazı kasten, mazeretsiz terk eden, Allah’ın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]

(Bizimle kâfir arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.)
[Nesai]

Yukarıdaki hadis-i şerifleri, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklamışlardır:
Dinimizde en büyük günahı işleyen kâfir olmaz. Bunun için namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli bir ibadet olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi çok zayıf bir ihtimaldir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemekten çekinmez. Bazı âlimler, namaz kılmayanın kâfir olacağını bildirmişlerdir. Bu bakımdan her ne şart altında olursa olsun muhakkak namazı kılmalı!

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak ancak müminlere kolay gelir. Kur'an-ı kerimde, (İman ve ibadet etmek, müşriklere güç gelir) ve (Namaz kılmak müminlere kolay gelir) buyurulmaktadır. Namaz kılmamak, iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek kolaylıkla uymaktır.) [C.1.m.191, 289]

Namaz kılmamanın ne kadar büyük günah olduğunu bilen, ayakta duramayacak kadar hasta olsa bile, mutlaka namaz kılar. Ateşin yaktığını bilen kimse, kendini nasıl ateşe atar? Cehennemden kaçan, Cenneti isteyen namaz kılmaz mı? Hadis-i şerifte, (Cenneti isteyip de, Allah’ın yasakladıklarından kaçınmayan, isteğinde yalancıdır) ve (Cenneti isteyen, hayırlı işlere koşar, Cehennemden korkan, haramlardan kaçar) buyuruluyor. (Beyheki)

Tadil-i erkana riayet etmek vaciptir. Namazın vaciplerinden biri bilerek terk edilirse, o namazı tekrar kılmak vacip olur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Hırsızların en büyüğü, namazından çalandır. Yani namazın erkanına riayet etmez, rüku ve secdelerini hakkiyle yerine getirmez.) [Vesilet-ün Necat]

(Herkesin namazında, kalbin hazır olduğu kısımlar yazılır. Kalbin hazır olmadığı namaza, Allahü teâlâ nazar etmez.)
[Vesilet-ün Necat]

Cemaatle namaz kılmak erkeklere Sünnet-i hüdadır. Yani dinimizin şiarı, alameti olan sünnettir. Özürsüz terk etmek asla caiz değildir. Bilhassa yatsı ve sabah namazını cemaatle kılmak çok önemlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını, sabahı da cemaatle kılan, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş sayılır.) [Müslim]

(Münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Bunlardaki ecri bilen, sürünerek de olsa, cemaate gelir.)
[Buhari]

En faziletli ibadet
Sual:
İbadetler içinde en faziletlisi hangisidir?
CEVAP
İbadetler içinde en faziletlisi namazdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Namaz, Allahü teâlânın hoşnut olduğu bütün amellerin en faziletlisidir. Rızkın bereketi, duanın kabulüdür. Kabirde ışıktır. Sıratı yıldırım gibi geçiricidir. Cennette başa taçtır. İmanın başı, gözün nuru ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Miftah-ul-Cenne]

(Cennetin anahtarı namazdır.)
[Darimi]

(En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.) [Ebu Davud]

(Kalk namaz kıl, namaz elbette şifadır.)
[İ. Ahmed, İbni Mace]

(Namazın farz olduğuna inanıp, eksiksiz kılan, Cennete gider.) [Hakim]

(Ümmetimin fesadı zamanında sünnetime yapışan,
[yani Ehl-i sünnet olan] ve beş vakit namazı cemaatle kılanın amel defterine her gün yüz şehid sevabı yazılır.) [İ. Nâsiruddin]

Namaza dikkat edin
Sual:
Vaizler, hatipler, hep İslam’ın sosyal strüktüründen, sosyo-ekonomik, sosyo-politik yönlerinden bahsediyorlar da neden, namazın öneminden, sünnetlerinden, secde-i sehvden bahsetmiyorlar? Kabirde, ahirette neler sorulacak, iyi müslüman olmak için neler yapmak gerekir? Dini gazete denilen bazı yayın organları da böyle. Acaba namazdan bahsetmeyi aşağılık mı kabul ediyorlar?
CEVAP
Böyle sualleri sahiplerine sormak gerekir. Fakat namazın önemi söz konusu olduğu için, (Namaz kılmaz ama dayımın oğlunun imanı çok kuvvetlidir. Teyzem de açık saçık gezer ama imanı çok sağlam) diyen bir okuyucumuza bu vesile ile cevap vermek istiyorum. Namaz kılmayanın, pervasızca günah işleyenin imanı kuvvetli olmaz. Bir kimse, namazı ne kadar doğru kılıyorsa, imanı o ölçüde kuvvetlidir, parlaktır. Namaz kılmayanın ve kılmadığı için üzülmeyenin imanı çok sönüktür, belki de çoğunun imanı yoktur. Peygamber efendimiz, (İman namaz demektir. Namaz dinin direğidir) buyuruyor. Direksiz din olur mu?

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(İman, namaz demektir. Namazı itina ile, vaktine, sünnetine ve diğer
şartlarına riayet ederek kılan, mümindir.) [İbni Neccar]
Peygamber efendimizin son sözlerinden biri, (Namaza dikkat edin) idi. (İbni Mace)

Namaz her iyiliğin anahtarıdır
Sual:
Ben namaz kılmıyorum. Fakat hiç günah işlemiyorum. İçki içmem, kumar oynamam, hırsızlık etmem ve başka günahları da işlemem. Bunlar yetmez mi?
CEVAP
Namaz kılmamak çok büyük günahtır. Hırsızlık etmekten, kumar oynamaktan, içki içmekten daha büyük günahtır. Birçok hadis-i şerifte, kasten namaz kılmamanın küfür olduğu bildirilmiştir. Amel imandan parça olmadığı halde, namaz konusunda ittifak hasıl olmamıştır. Namazın imandan olduğunu bildiren âlimler de olmuştur. Bu bakımdan namaz kılmamak, çok büyük tehlikedir.

Bir insan her türlü kötülüğü işlese, namaz kılmaya devam etse, namazı doğru olarak kılsa, kötülüklerin çoğunu, hatta tamamını terk eder. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Namaz, münker ve fahşadan [edepsizlikten, akla ve dine uymayan her türlü kötülükten, her türlü günahtan] alıkoyar.) [Ankebut 45]

Namaz kılmanın fazileti çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Namaz, her hayrın, her iyiliğin anahtarıdır.) [Taberani]

(Namaz kılan kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olacaktır.) [Taberani]

Bu hadis-i şerifleri okuduktan sonra, namaz kılmayan müslümana hayret etmemek imkansızdır.

Namaz dinin direğidir
Sual:
İşlerimin yoğunluğu sebebiyle namazları vaktinde kılamıyorum. Bir arkadaş, dinde kolaylık vardır, namazların hepsini birleştirip kılmamı söyledi. Gece eve gidince hepsini kıl dedi. İşlerimi aksatmadan namazımı nasıl kılabilirim?
CEVAP
Namazlarınızı aksatmadan işlerinizi yapmalısınız. Müslüman için en önemli ibadet namazdır. İş aksayabilir, ama namaz asla aksamaz. Namazı aksatanın işinde hayır olmaz.

İşlerin arasında namazı da hallederim zihniyeti salih müslümana yakışmaz. Onun maksadı namazdır, onun en zevkli anı namazdadır. Namazı gaye bilenin, diğer işleri kolaylaşır.

Dünya ve ahiret saadetimiz için, işlerimizin hayrını görmek için, namazı öne almalı, namaz kılmadan işe başlamamalı. Namaza mani olan işte hayır olmaz.

İşlerin yoğunluğu sebebiyle namaz cem edilmez. Herhangi bir sebeple namaz kazaya kalma tehlikesi varsa, kazaya bırakmamak için cem edilir. Sonra gündüz kılmayıp gece cem edilmez. Öğle ile ikindi, akşam ile yatsı zaruret olunca birleştirilerek kılınır. Namaz her işten önemlidir. Ayakta kılınamazsa, oturarak kılınır, oturarak da kılamayan yatarak kılar. Su bulunmazsa veya suyu kullanmakta sakınca varsa, teyemmüm edilir. Bütün bunlar namazın önemini göstermektedir. Peygamber efendimiz, (Namaz dinin direğidir) buyuruyor. (Taberani, Beyheki)

Direksiz bina olmadığı gibi, namazsız Müslümanlık da olmaz. Başka bir hadis-i şerifte de, (Başın vücuttaki yeri ne ise, namazın da dindeki yeri odur) buyuruluyor. (Taberani)

İş arasında namaz kılanlardan olma sen
Mahşer günü saçını yolanlardan olma sen.

Allah’ın her emrini öne almalı kişi
Önce namazı kılıp sonra yapmalı işi.

İş önce gelir diye namazları aksatma
Önce namazını kıl, dini dünyaya satma.

Direksiz bina olmaz, direk varsa yıkılmaz
Namaz dinde direktir, namazsız İslam olmaz.

Vücutta baş ne ise, öyledir dinde namaz

Başsız vücut olmazsa, namazsız da din olmaz.

Başsız beden yürüse korku kaplar insanı
Başsız görür evliya da namaz kılmayanı.


İbadet ve ihtiyaç
Sual:
Nefsime yenik düşerek, namaz kılmayı terk ettim. Şimdi bir bunalım içindeyim. Arkadaşlar, (Bu zamanda namaz kılmak daha önemlidir) dediler. Peki şimdi başlarsam, Allah, bu kulum sadece, bana ihtiyacı varken, bunalımdayken namaz kılıyor demez mi?
CEVAP
Öyle düşünmek doğru değildir. Var olabilmek, varlıkta ve hayatta kalabilmek için, zaten her an Allahü teâlâya muhtacız. Gözümüzün görmesi, kulağımızın duyması, konuşmamız, nefes almamız, yürümemiz, oturmamız, kalkmamız için hep Allah’a muhtacız. Muhtaç olmadığımız bir an düşünülemez. Allahü teâlâya, sadece sıkıntıda olduğumuz zaman değil, her an muhtacız. Yaptığımız ibadetlerin ise, bununla hiçbir ilgisi yoktur. Onlar zaten bizim kulluk vazifelerimizdir. Rabbimizin emridir. İmandan sonra en büyük vazifemiz, beş vakit namaz kılmaktır. Bunun için hemen namaza başlamalı. Dualarımızın kabulü için de, sadece sıkıntılı zamanlarda değil, her zaman dua etmeli, Allahü teâlâdan af ve afiyet istemelidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Sıkıntıda duasının kabul edilmesini isteyen, rahat zamanında çok dua etsin!)
[Tirmizi]

Sual: Namaz kılmadan da, dindar olmak mümkün değil midir?
CEVAP
Sermayesi olmadan kâr etmek, nasıl mümkün değilse, namaz kılmadan da dindar olmak mümkün değildir. Çünkü namaz, dinin direğidir. Namaz kılan, dinini doğrultmuş olur. Namaz kılmayanın, dini yıkılır. Namazları, müstehab zamanlarında ve şartlarına ve edeplerine uygun olarak, mümkünse cemaat ile kılmalı. Muhammed Masum hazretleri, (Bunlardan biri yapılmazsa, yas tutulsa yeridir) buyuruyor. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Bir mümin, namaz kılmaya başlayınca, Cennet kapıları açılır. Rabbi ile arasındaki perdeler kalkar. Bu hâl, namaz bitinceye kadar devam eder.) [Taberani]

Orta namaz
Sual:
Kur’anda, (Namazları ve orta namazını kılın) deniyor. Namazları kılın denince bütün namazlar anlaşılmaz mı? Niye orta namaz denmiştir?
CEVAP
Orta namaz ikindi namazıdır. Genelde bu vakitte insanlar gâfil olurlar. Bunun için geciktirip de mekruh vakte bırakılmamasına dikkat edilmesi için ikaz ediliyor.

Namazın önemi
Sual:
Bir arkadaş, (Namaz kılmakla Cennete girilemez) derken, başka bir arkadaş da, (Namaz kılmadan Cennete hiç girilmez) dedi. Hangisi doğru?
CEVAP
İki sözde de, doğruluk ve yanlışlık var. Cennete girmek için, namaz kılmak yeterli değildir. Namaz kılan, ehl-i sünnet itikadında değilse, mutlaka Cehenneme girecek, imanını kurtarabildi ise, sonunda Cennete girecektir. Fakat itikadı doğru olmayanın, iman ile ölmesi çok zordur. İtikadının bozukluğu küfre sebep olmuşsa, o zaman Cehennemde ebedi kalır.

Namaz kılmayan da, imanını kurtarabilirse, günahlarının cezasını çektikten sonra Cennete girebilir. Fakat namaz kılmayanın da iman ile ölmesi çok zordur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Kıyamette önce, namazdan sorulacaktır. Namaz doğru ise, diğerlerinin hesabı, Allahü teâlânın yardımı ile kolay geçecektir. (2/67)


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://alim.yetkin-forum.com
Şeyhülislam
Admin
Şeyhülislam


Mesaj Sayısı : 191
Kayıt tarihi : 21/03/08
Yaş : 33

Namazın Dindeki Yeri Empty
MesajKonu: Geri: Namazın Dindeki Yeri   Namazın Dindeki Yeri EmptyPtsi Mart 24, 2008 10:48 pm

Namaz kılmamanın zararı
Sual: Namaz kılmak büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günah değil midir?
CEVAP
Elbette çok büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kasten [mazeretsiz] namaz kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez. Tevbe edinceye kadar da Allah’ın himayesinden uzak olur.) [İsfehani]

(Beş vakit namazı terk eden, Allahü teâlânın hıfz ve emanından mahrum olur.)
[İbni Mace]

(Namaz kılmayanın Müslümanlığı, abdest almayanın namazı yoktur.) [Bezzar]

(İman ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp kılmamaktır.)
[Tirmizi]

(Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr]

(Bizimle kâfirlik arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.)
[Nesai]

(Namaz, imanın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.)
[Miftah-ul-Cennet]

Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
En büyük günahı işleyen de kâfir olmaz. Tembellikle namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi kolay değildir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemesi kolaylaşır. Günahlar da insanı küfre sürükler.

Sual:
Namaz kılmamanın zararı nedir?
CEVAP Birçok zararı vardır. Seyyid Abdülhakim efendi hazretleri buyurdu ki:
Namaz kılmayan, her şeyden önce bütün müminlere zulmetmiş olur. Çünkü her namazda (Esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin) demekle bütün müminlere dua ediliyor. Namaz kılmayan, her gün beş vakit namazda sünnetlerle beraber 21 kere tekrarlanan bu duadan Müslümanları mahrum bırakıyor. Kıyamette bütün müminler bu haklarını namaz kılmayanlardan alacaktır.

Namaza gevşeklik gösteren, kıymetini bilmeyip hafif tutan birçok cezaya uğrar:
Ömründen hayır ve menfaat görmez. Çeşitli hastalık, aşağılık, hakaret ve zilletler içerisinde hayat sürer. Salihlerden saygı görmediği gibi, çeşitli mahrumiyet ve sıkıntılara maruz kalır. Sıhhatinden hayır ve menfaat görmez. Genelde kötü yerlerde çalışanlar, namaz kılmayan veya namaza gevşeklik gösterenlerdir. Zahmetli, yorucu ve ağır işlerde çalışanlar da çoğunlukla bunlardır. Namazı doğru kılan, hem salihlerin yanında, hem de, arkadaşları ve akrabaları arasında saygı ve itibar sahibidir.

Namaz kılanda yaratılışındaki güzellikten başka bir güzellik ve cemal vardır ki, namaz kılmayan ne kadar güzelleşmeye, süslenmeye çalışsa da, her gün yıkansa da, yeni elbiseler giyse de, yine bu güzellik ve cemale kavuşamaz. Güzel kokular sürünse de, kendisinde hasıl olan tiksindirici kokuyu, hissedenlerden gizleyemez.

Namaz kılanın yüzü güzel olur
, uzun zaman yıkanmasa da, günlerce çamaşır değiştirmese de, vücut, elbise ve çamaşırları pis kokmaz. Namaz kılmayan, sık sık yıkanıp çamaşır değiştirse de, o nezafete, o zarafete sahip olamaz. Günde defalarca sadaka verse, yetimleri sevindirse, yedirip giydirse, günlerce Kur'an okusa, her yıl hacca gitse, buna benzer ibadet ve iyilik yapsa da sevap alamaz. Allahü teâlâ, o vakitleri namaza mahsus kıldığından bu vakitleri namazda geçirmek gerekir. Bu vakitleri Allahü teâlânın tayin ettiği şekilden çıkarmak yani bozmak zulmünde bulunduğu için namaz kılmayanın her işinden, hayır ve bereket kalkar, duası da makbul olmaz.

Namaz kılan Ya Rabbi dediği zaman, Allahü teâlâ, (Lebbeyk = söyle yapılsın) buyurur. Namaz kılmayana lebbeyk, işittim demez. Ancak namazı doğru kılan hayır ve berekete ve rahmete vesile olur. Namazda, Hazret-i Âdem’den itibaren bütün müminlerin ve bütün mahlukatın hakları vardır. Namaz terk edilince, Hakkın rahmeti, örtülü kalır. Rahmetin gelmesine kesilmesine sebep olduğundan bütün mahlukat namazı terk edene buğzeder. Müslümanların dualarının bereketinden mahrum kalır. Ölse, mezarı yanından geçen bir müslümanın okuduğu Fatihadan gerektiği kadar faydalanamaz. Allahü teâlâ böylelerini, uluhiyet makamında özel hizmet sayılan namaza almadığından, bu önemli hizmetten kovulmuş olur. Bu hizmet için verilecek olan faydalardan mahrum kalır.

Namaz kılmayan, görünüşü bozularak yatağa düşer. Üstünü başını, yatağını, yorganını ve diğer şeylerini pisleterek berbat eder. Öyle olur ki, en yakınları, çocukları, hanımı, ana ve babası da ölümünden nefret eder. Hiç kimseden saygı göremez.. Bu kimse büyük bir padişah da olsa, yine ölüm zamanında nefret edilen bir şekilde ölür.

Namaz kılmayanın ölümünde
, gözlerinde korku alametleri, telaş ve hüzün eserleri, gözünü göğe dikme işaretleri görünür. Gözlerinin rengi değişir. Yukarıya veya aşağıya doğru dikilir ki, bakmak mümkün değildir. Burun delikleri kurur. Kuş tüyü yatakta, süslü odada ve sarayda bin bir ihtişam ve debdebe içerisinde bulunsa da, yine zelil ve aşağı olur.

Namaz kılmamakla iman zayıflar
. Bu kimsenin namaza saygısı olmadığından melekler, ölüler ve diğer yaratıklar da ona saygı göstermez.

Namaz kılmayan
ölürken saçı sakalı karışır. Namaz kılanın ise ölümünde de hayattaki durumu bozulmaz, canlı gibi kalır. Onun ölümünü gören, ölümünden haberdar değilse, uyuduğunu zanneder.

Namaz kılmayan ne kadar çok yemek yese de, yine açlık ızdırabı dinmez. Gittikçe şiddetlenir, dayanılmaz bir hâl alır. Ne kadar fazla ve iyi yemekler yedirilse, bu acı, bu ağrı, bu sızı dindirilemez. Bu ızdırap teskin olunamaz. Hep açlıkla acı çeker. Açlık bir orantı halinde yükselir, artar. Nihayet kıvrana kıvrana can verir. Çünkü namazı terk etmek büyük günahtır. Cezası da o nispette büyük olur.

Namaz kılan, güler yüzlü, parlak venurani yüzlü olur. Sevinç ve neşe alametleri yüzünde ve gözlerinde aşikâr olur. Kendi kusurlarını ve Hak teâlânın lütuf ve ihsanını görür de, alnından terler dökülür, burnunun delikleri sulanır. Kulak altları ve burun delikleri hafif bir şekilde terler. Güzel bir şekilde kokar. Renginde latif bir güzellik olur. Etrafa güzel kokular yayılır. En lezzetli ve en nefis yemekler yemiş gibi tok ve kanmış olarak vefat eder.

İbadetler imandan parça değildir.
Yani inandığı halde bir ibadeti yapmayan veya bir haramı işleyen kâfir olmaz. Ancak namazda sözbirliği olmadı. Hanbeli’de bir namazı özürsüz terk eden kâfir olduğundan öldürülür. Yıkanmaz, kefene sarılmaz, namazı kılınmaz ve müslümanların kabristanına konulmaz. Ayağına ip bağlanır, murdar bir it gibi, bir çukur kazıp içine konur. Üzerine toprak atılır. Üzerine kabir alameti de yapılmaz. Şafii ve Maliki’de büyük günah işlediği için ceza olarak öldürülür. Hanefi’de namaza başlayıncaya kadar dövülüp hapse atılır. Namaz kılmamak imansız ölmeye, namaz kılmak ise iki cihan saadetine sebep olur.

Vazife elbette mukaddestir
Sual:
Bazı kimseler,(Ben namaz kılmam ama, fakirlere yardım ederim, hayvanlara acırım. Bunlar da ibadettir. Sadece namaz kılmakla olmaz. Vazife mukaddestir. Önce iş, sonra namaz) diyorlar. Namaz kılmayanın yaptığı iyi işler kabul olur mu?
CEVAP
(Sadece namazla olmaz) demek, namazı hafife almak olur. Namaz sanki iman gibidir. Nasıl ki, imanı olmayanın hiçbir ibadetine, iyiliğine sevap verilmiyorsa, namaz kılmayanın da hiçbir ibadetine sevap verilmez. Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Kıyamet günü kulun ilk sorguya çekileceği ibadet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]

(Namaz kılmayanın ibadetleri kabul olmaz.)
[Ebu Nuaym] (Namaz dinin direğidir, namazı terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(Vazife mukaddestir. Önce iş, sonra namaz) diyerek namaz kıldırmamak doğru değildir. Namaz kılmakla işverenin hakkı geçmiş olmaz. Yani işverenin namaza mani olma hakkı olmaz.

Vazife ne demektir? Vazife, âmir tarafından emredileni yapmak, yasak edileni yapmamak demektir. Birkaç âmirin verdiği emir, birbirine benzemiyorsa, daha üstün olan âmirin emri yapılır. Memuriyette ve askerlikte de, birinci vazife büyük âmirin emrini yapmaktır. En büyük âmir kimdir? Vazife elbette mukaddestir. Çünkü hadis-i şerifte, (İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır) buyuruldu. (Kudai)

İnsanlara ne yapılırsa faydalı olacağını da, en büyük âmir olan Allahü teâlâ bildirmiştir. Birinci vazife, en büyük âmirin emrini yapmak olduğuna göre, en büyük âmir ne diyor? (İmandan sonra en büyük vazife namaz kılmaktır) buyuruyor. Namaz kılmayanın ibadetleri, iyi işleri kabul olmadığı gibi, kazancı da bereketsiz olur.

Namaz kılmak, işi aksatmaz. Hatta namaz kılan, işini daha canla başla yapmaya gayret eder. Namaz kılan, kul hakkından, haramdan korkar, vazifesini ihmal etmez. (Namaz kılmaya vaktim yok) demek veya başka bahane uydurmak, beynamaz mazeretidir, namazın önemini bilmemektir. Hadis-i şerifte, (Bir kimse, namazını kasten, mazeretsiz kılmazsa, Allahü teâlâ onun diğer ibadetlerini faydasız kılar) buyuruldu. (İ. Gazali)

Allahü teâlâ, namaz kılmayanın iyiliklerine sevap vermez. (Sefer-i ahiret)

Kasten yapanın suçu çok ağır olur
Sual:
Bazıları; bir namazı, uyuyarak, unutarak veya meşru bir mazeretle kazaya bırakmakla, tembellikle veya kasten terk etmeyi aynı kefeye koyuyorlar. Kasıtlı ve kasıtsız kılmamak arasında fark yok mudur?
CEVAP
Namazı kasten terk etmekle, meşru bir özürle terk etmenin cezası ve kazası aynı değildir. Sadece namaz değil, her işi, kasıtlı veya kasıtsız yapmak arasında çok fark vardır. Kasıtlı ve kasıtsız yapmak konusunda Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden örnekler verelim:

Bir işi kasten yapmak, taammüden, planlayarak, isteyerek yapmak demektir. Dinimizde adam öldürmek en büyük günahlardandır. Bunu taammüden, yani planlayarak öldürmek daha şiddetlidir. Bekara suresinin 178. âyet-i kerimesinde, kasten adam öldürenin, mahkemece, aynı cezaya çarptırılması bildirilmektedir. Bir mümini öldürmek büyük günah olduğu gibi, mümini mümin olduğu için öldürmek daha büyük günahtır. Bu konuda Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bir mümini [mümin olduğu için] kasten öldürenin cezası, Cehennemde sonsuz kalmaktır.) [Nisa 93]

Fakat bir mümini kasten değil de, yanlışlıkla, kasıtsız öldürürse, cezası hafiftir. Varsa bir köle azat eder ve diyet verir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bir mümini yanlışlıkla öldürenin, bir mümin köleyi azat etmesi ve öldürülenin ailesi bağışlamadıkça, diyet ödemesi gerekir.) [Nisa 92]

Bir insan doğru zannederek yalan yere yemin edebilir. Bunu kasıtlı yapmadığı için günah olmaz. Fakat bir şeyi yapmayacağım diye yemin edip de, yaparsa yemin kefareti ödemesi gerekir. Bu konuda Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah, kasıtsız yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz. Ama kasıtlı yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutar.) [Bekara 225]

Hadis-i şeriflerden de birkaç örnek verelim. Besmelesiz kesilen hayvan yenmez. Ama besmele unutulmuşsa yenir. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Besmele unutularak kesilen hayvan helaldir, Besmeleyi kasten terk etmedikçe tutulan av da yenir.) [Abd bin Hamid]

Ramazan orucunu kasten bozmanın cezası, kefareti ağırdır. Ama unutarak yiyip içmenin cezası yoktur. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Oruçlu, unutarak bir şey yiyip içerse, kaza gerekmez.) [Dare Kutni]

Kasten hadis uydurmanın cezası da büyüktür. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kasten bana izafeten yalan söyleyen [hadis uyduran] Cehennemdeki yerine hazırlansın.) [Buhari]

Kasıtlı ve kasıtsız yapmakla ilgili fıkıhta çok konu vardır. Mesela İbni Âbidin hazretleri diyor ki, (Özürsüz, çocuk almak haramdır. Ananın veya süt emen diğer çocuğun ölümüne sebep olan bir özür varsa, uzuvları teşekkül etmeden almak caiz olur.)

Namazı kasten kılmamak çok büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Namazı kasten terk eden, Allahü teâlânın zimmetinden [korumasından] çıkar.) [İ. Ahmed]

(Namazı kasten kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez.)
[İsfehani]

(Namazı kasten terk eden kâfir olur.)
[Taberani]

Bu kadar önemli bir ibadeti kasten terk etmekle, uyuyarak, unutarak kılmamak arasında çok fark vardır, mukayese bile kabul etmez, ikisi aynı kefeye konamaz. Uyumak, unutmak veya başka meşru bir mazeretle kazaya kalan namaz varken, sünnet veya nafile namaz kılmakta mahzur yoktur. Ama kasten terk edilmiş namazları varken, bunları kaza etmeden nafile kılamaz.

İçki ve namaz
Sual:
Kocam içkili iken namaz kılıyor. Namazı kabul olur mu? Oruç da tutuyor. İçkiyle orucunu açtığı da oluyor. Namazı da orucu da boşa mı gidiyor?
CEVAP
Günah ayrı, ibadet ayrıdır. Yani günah işleyen kimsenin de ibadetleri sahih olur. Namaz borcundan, oruç borcundan kurtulur. Ahirette niçin namaz kılmadın, oruç tutmadın diye sorguya çekilmez. Niye içki içtin diye sorguya çekilir. İçki içenin kıldığı namazlar sahih olur; fakat kabul olmaz. Kabul olmaz demek, sahih olmaz demek değildir. Sahih ve ihlaslı olan her ibadetin sevabı olur. Namaz borcundan kurtulur, fakat namazdan hasıl olan büyük sevapların hepsine kavuşamaz demektir.

Açık gezen kadının namazı da böyledir. Namaz borcundan kurtulur, namaz kılmakla hasıl olacak büyük sevapların hepsine kavuşamaz, yani sevabı az olur. Bu sadece içki içen, açık gezen için değil, her çeşit günahı işleyen için de böyledir. Yalan söyleyen, gıybet eden, laf taşıyan kimsenin de namazlarının sevapları azalır.

Namazı kaçırmamak için
Sual:
Namazları kaçırmamak için ne yapmak gerekir?
CEVAP
Namaza mâni olan işte, hayır yoktur. Şu üç şeye mâni olan her şeyi terk etmek ve bu üç şeye sarılmak lâzımdır:
1- Namazları vaktinde kılmak,
2- Haramlardan sakınmak,
3- Helâl kazanmak.

Namaz kılmayan
Sual:
Mecusi’nin biri Ramazan ayında çocuğuna dışarıda yemek yedirtmiyor, Müslümanlara saygılı davranıyor ve son nefeste imanla ölüyor. Dini yazılarda ise namaz kılmayan Müslümanın imanla ölmesinin zor olduğu, yani imanının tehlikede olduğu yazıyor. O Müslümanken bile kâfir ölebiliyor da, kâfir nasıl Müslüman ölebilir?
CEVAP
İslamiyet insanlardan iki şey ister. Birincisi ne bildirilmişse hepsine olduğu gibi iman etmek. İkincisi bu iman ettiklerine hürmet edip, saygı göstermek, hepsini beğenmek. Bunlar imanla ilgilidir. Yapıp yapmamak ise günah ve sevab ile ilgilidir. Bahsettiğiniz örnekte üstelik bir mecusinin yani ateşe tapanın oruca, Müslümanların ibadetine hürmeti, saygısı, onun Müslüman olmasına vesile olabilir ki olmuştur da. Buna benzer olaylar çok olmuştur.

Fakat bir Müslümanın senelerce namaz kılmaması, diğer haramları işlemesi, bunları yaptığı veya yapmadığı için değil, iman ettiği hususlara saygıyı, hürmeti azaltacağı, hatta yok edebileceği için küfre düşme tehlikesi çok fazladır. Namaz dinin direğidir buyuruluyor. Namaz insanı elbette kötülüklerden alıkoyar buyuruluyor. Kendisini koruyucu namazı niyazı yok. Üstelik laf olsun diye, gevezelikle saygıyı hürmeti kaybedenler ise çoktur. Bu yüzden, ikisi çok farklıdır. Birbirine karıştırmamak lazımdır.

Kâfir bir kelime-i şahadet söylerse hemen Müslüman olur, bütün günahları affolur, fakat namaz kılmayan Müslüman, yukarıda açıklamaya çalıştığımız sebepler yüzünden tehlikededir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://alim.yetkin-forum.com
Şeyhülislam
Admin
Şeyhülislam


Mesaj Sayısı : 191
Kayıt tarihi : 21/03/08
Yaş : 33

Namazın Dindeki Yeri Empty
MesajKonu: Geri: Namazın Dindeki Yeri   Namazın Dindeki Yeri EmptyPtsi Mart 24, 2008 10:48 pm

Namazla alay edilmez
Sual: Bir hoca, “Müslümanlık, sadece yatıp kalkmak değildir, namazdan başka yapılacak çok iş vardır” dedi. Namaz için yatıp kalkmak tabiri uygun mudur?
CEVAP
Uygun değildir.Kelam, mantık ve matematiğe dair eserleri de olan büyük âlim Sarı Lütfi denilen Tokatlı Molla Lütfi, bir dersinde, insanların doğru namaz kılmadıklarını bildirmek için, (Bizim kıldığımız namaz, yatıp kalkmaktan başka şey değildir) demiş. Onu çekemeyen muhalifleri, (Namaz için yatıp kalma tabirini kullandı) diyerek şikayet etmişler, yatıp kalkmak tabiri namazı önemsiz görmek kabul edildiği için Hatibzade Muhyiddin efendinin verdiği fetvaya istinaden mahkeme neticesinde Sultanahmet meydanında idam olunmuştur. (1495)

Yavuz Sultan Selim Han, Ahmed ibni Kemal paşaya "Tokatlı Molla Lütfi hocanız imiş. İlmi, irfanı yüksek, değerli, dört başı mamur bir ilim adamı iken idamına sebep ne oldu?" diye sordu. Kemal Paşazâde, "Hocam haset belasına uğradı. Tam bir âlim, kâmil, salih, dindar bir kişi iken, düşmanları haset ettiler, namaza önem vermiyor diyerek katline sebep oldular" dedi.

Şakadan da olsa, başka bir niyetle de olsa, namaza yatıp kalkmak dememelidir. Namazı doğru kılanın her işi düzgün olur. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Namaz, münker ve fahşadan [edepsizlikten, akla ve dine uymayan her türlü kötülükten, her türlü günahtan] alıkoyar. Çünkü zikrullah [Namaz kılmak] elbette en büyüktür ibadettir.) [Ankebut 45 Beydavi]

Bir genç, namaz kılar ve her türlü kötülüğü de yapardı. Bu gencin durumunu Resulullaha bildirdiler. Peygamber efendimiz, (Bir gün gelir namaz, onu diğer günahlardan alıkoyar) buyurdu. Aradan çok zaman geçmedi. O genç günahlarına tevbe etti, iyi hâl sahibi oldu. Bu bakımdan namazı doğru kılmalıdır!

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet, namazdır. Namazı düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namazı düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]

(Allahü teâlâ buyuruyor ki, "Söz veriyorum ki, namazlarını vaktinde, doğru olarak kılana azap etmem, onu sorgu-suale çekmeden Cennete koyarım")
[Hakim]

(Namazı doğru kılanın, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür.)
[İ.Ahmed]

Doğru kılınan namaz, bütün kötülüklerden uzaklaştırır. Yani insan namazı doğru kılarsa, dine tam uymuş olur. Dine tam uyan da, hiç bir kötülüğü işlemez, ayrıca dinimizin emrettiği iyi işleri yapmaya çalışır. Namaz gibi çok önemli bir ibadet için yatıp kalkmak tabiri kullanılmamalıdır!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://alim.yetkin-forum.com
Şeyhülislam
Admin
Şeyhülislam


Mesaj Sayısı : 191
Kayıt tarihi : 21/03/08
Yaş : 33

Namazın Dindeki Yeri Empty
MesajKonu: Geri: Namazın Dindeki Yeri   Namazın Dindeki Yeri EmptyPtsi Mart 24, 2008 10:49 pm

Kalbim temiz, sen kalbe bak demek
Sual: Bazı kimseler hiç ibadet etmediği ve her çeşit günahı işlediği halde, "Benim kalbim temizdir, sen kalbe bak" diyorlar. Namaz kılmayanın kalbi temiz olur mu?
CEVAP
Önce kalb ile yüreğin tarifini yapalım! Kalb, göğsümüzün sol tarafındaki et parçası değildir. Buna, yürek denir. Yürek, hayvanlarda da bulunur. Kalb, yürekte bulunan bir kuvvettir. Görülmez. Ampulde bulunan elektrik cereyanı gibidir. Buna, kalb veya gönül diyoruz. Gönül, insanlarda bulunur. Hayvanlarda bulunmaz.

Bedendeki bütün a'za, kalbin emrindedir. His uzuvlarımızın duydukları bütün bilgiler kalbde toplanır. İnanmak, sevmek, korkmak kalbin işidir. İtikad eden, yani iman eden ve kâfir olan, kalbdir. Güzel, iyi ahlakın ve kötü huyların yeri kalbdir. Kalbi temizlemek için riyazet ve mücahede lazımdır. Riyazet, nefsin arzularını yapmamaktır. Nefsimiz, haramları, mekruhları arzu eder. Bunlardan kaçmak lazımdır. Mücahede, nefsin istemediği şeyleri yapmak demektir. Nefsimiz, iyilik ve ibadet yapmak istemez. İyilik ve ibadet ederek kalbi temizlemelidir! Allahü teâlâ, dinleri, Peygamberleri, kalbi temizlemek için gönderdi. Kalbi temiz olan, dinimizin emirlerine uyar, yasak ettiklerinden kaçar. Kalbi kötü olan kimse, İslamiyet’ten kaçar. Dinimizin emirlerini gericilik, tutuculuk olarak kabul eder. Dine uymamayı da ilericilik, uygarlık, özgürlük olarak bilir.
Namaz kılmayan ve kendisine farz olan diğer ibadetleri yapmayan kimsenin kalbi temiz olmaz. Günah işleyenlerin kalbi temiz olmaz. Günah kalbi karartır. Zaten namaz kılmamak en büyük günahlardan biridir. Hatta namaz kılmayana kâfir diyen âlimler bile olmuştur. Namaz kılmayanın, içki içenin kalbi çok kararmış demektir. Her türlü rezaleti işleyip de, sen kalbe bak demek, dinsizlerin veya din cahillerinin sözüdür. Bir yazar, kitabında, bir fasıkı överken, "Çok içki içerdi. Şarabı hamamın kurnasına koyar, oradan içerdi; fakat tertemiz, pırıl pırıl bir kalbi vardı" diyor. Allahü teâlâ ve Peygamber efendimiz, namaz kılmayanın ve içki içenin kalbi temiz olmaz buyururken, cahil yazar, böyle söylemekle Allah’ı ve Resulullahı yalancı çıkarmaya çalışıyor.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. Eğer tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalb, kapkara olur.) [Harâiti]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlânın emirlerini yapmamak kalbin bozuk olmasındandır. Kalbin bozuk olması, dine tam inanmamaktır. İmanın alameti, dinin emirlerini seve seve yapmaktır. [Namaz kılmayıp günah işleyenin, (benim kalbim temiz, sen kalbe bak) demesinin ne kadar cahilce bir söz olduğu buradan da anlaşılır.] Kalb, sevgi yeridir. Sevgi bulunmayan Kalb ölmüş demektir. Kalbde, ya dünya sevgisi veya Allah sevgisi bulunur. Allah’ı anarak, ibadet yaparak, kalbden dünya sevgisi çıkarılınca, kalb temiz olur. Bu temiz kalbe, Allah sevgisi, kendiliğinden dolar. Günah işleyince, kalb kararır, hastalanır, dünya sevgisi yerleşir ve Allah sevgisi gider. Kalbin bu hali, bir şişeye benzer. Su doldurunca, havası çıkar. Suyu boşaltınca, hava kendiliğinden dolar. Bir bardaktaki hava çıkmadıkça içine su girmez. İçine su koyunca da, bu suyu çıkarmadan başka şey koyulmaz. Kalb de bardak gibidir. Kalbi Allah sevgisiyle doldurmak için, başka her şeyi temizlemek lazımdır. Bir kalbde iki veya daha fazla sevgi bulunamaz. Kur'an-ı kerimde, (Allah, insanın içinde iki kalb yaratmamıştır) buyuruluyor. (Ahzab 4)

Nefs-i emmare, dine inanmaz. Bunun için, nefsi, tezkiye etmek, kötülüklerden temizlemek ve faziletlerle doldurmak gerekir. Şems suresinde (Nefsini tezkiye eden [kötülüklerden temizleyip faziletlerle dolduran] kurtuldu. Nefsini günahta, dalalette bırakan zarar etti) buyuruldu. (Şems 9-10)

Hadika
'da buyuruluyor ki:
Haram işleyenlerin, sen kalbime bak, kalbim temiz demeleri yanlıştır. Kendini ve müslümanları aldatmaktır. Ancak dinin emir ve yasaklarına uyanın kalbi temiz olur. Peygamber efendimiz, (Günaha devam edenlerin zamanla kalbi mühürlenir. O, artık sevap işleyemez olur) buyuruyor. (Bezzar)

(La ilahe illallah) kelimesini çok söylemek, kalbi temizlemekte çok tesirlidir. Her gün, belli miktar okumak iyi olur. Abdestli ve abdestsiz söylenebilir. (C.1, m.14)

Rabbimizin gazabını söndürmek için (La ilahe illallah Muhammedün Resulullah) güzel kelimesinden daha faydalı bir şey yoktur. Bu güzel kelime, Cehenneme götüren gazabı söndürünce, daha küçük olan başka gazaplarını elbette söndürür. Bu güzel kelime, Kıyamet için ayrılmış olan 99 rahmet hazinesinin anahtarıdır. Küfür karanlıklarını, şirk pisliklerini temizlemek için, bu güzel kelimeden daha kuvvetli, hiçbir yardımcı yoktur. Bir kimse, bu kelimeye inanınca, imanın zerresi hasıl olur. (c.2, m.37)

Allah’ı anmanın, La ilahe illallah demenin faydalı olabilmesi için dinimize uymak şarttır. Farzları ve sünnetleri yapmak ve haramlardan ve şüphelilerden sakınmak lazımdır. (m.190)

Kalbin Allahü teâlâdan başka şeyleri sevmesi onu karartır, paslandırır. Bu pası temizlemek lazımdır. Temizleyicilerin en iyisi sünnet-i seniyyeye uymaktır. Sünnet-i seniyyeye uymak, nefsin kalbi karartan isteklerini yok eder.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://alim.yetkin-forum.com
Şeyhülislam
Admin
Şeyhülislam


Mesaj Sayısı : 191
Kayıt tarihi : 21/03/08
Yaş : 33

Namazın Dindeki Yeri Empty
MesajKonu: Geri: Namazın Dindeki Yeri   Namazın Dindeki Yeri EmptyPtsi Mart 24, 2008 10:49 pm

Her kötülüğün tek ilacı
Sual: Avrupa’da günah işlemek için ortam hazırdır. Büyük günahlardan kurtulmanın çaresi nedir?
CEVAP
Her türlü günahın tek ilacı vardır. Bu ilaç Kur'an-ı kerimde açıkça bildiriliyor. Bu ilacı kullanan her müslüman, alışkanlık haline gelen büyük günahlardan mutlaka kurtulur. Ankebut suresi 45. âyet-i kerimesinde (Namaz, münker ve fahşadan [edepsizlikten, akla ve dine uymayan, esrar, içki, zina, livata gibi her türlü kötülükten] alıkoyar) buyuruldu.

Bir genç, namaz kılar ve her türlü kötülüğü de yapardı. Bu gencin durumunu Resulullaha bildirdiler. Peygamber efendimiz, (Bir gün gelir namaz, onu diğer günahları işlemekten alıkoyar) buyurdu. (Haram işliyorsa, namaz kılmasın) demedi, (Namaza devam etsin) buyurdu. Aradan çok zaman geçmedi. O genç günahlarına tevbe etti, iyi hâl sahibi oldu. Bu bakımdan mutlaka namaz kılmalıdır! Namaz kılmanın fazileti çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Namaz, Allahü teâlânın hoşnut olduğu amellerin en faziletlisidir. Sıratı yıldırım gibi geçiricidir. İmanın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.)
[Miftah-ul-Cenne]

(En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.)
[Ebu Davud]

(Allahü teâlâ beş vakit namazı farz kıldı. Eksiksiz eda edeni Cennete koyacağına söz verdi. Namaz kılmayana verilmiş bir sözü yoktur, böyle kimseye dilerse azap eder, dilerse Cennete koyar.)
[Ebu Davud]

(Müslüman, namaz kılarken günahları başı üzerine konur. Her secde ettiğinde başından dökülür. Namazı bitirince hiçbir günahı kalmaz.)
[Taberani]

(Her namaz vakti gelince, melekler, "Ey insanlar, günahlarınız sebebiyle hasıl olan ateşi namaz kılarak söndürün!" derler.)
[Taberani]

Bir kimse, (İman eder, namaz kılar, zekat verir, oruç tutar ve diğer ibadetleri yaparsam, kimlerden olurum?) diye sual edince, Peygamber efendimiz, (Sıddık ve şehidlerden olursun) buyurdu. (Bezzar)

Namaz doğru kılınmazsa
Sual:
Bir arkadaş namaz kıldığı halde içki ve diğer kötülükleri bırakmıyor. Bu nasıl oluyor?
CEVAP
Doğru kılınan namaz her türlü kötülükten alıkoyar. (Ankebut 45)
Kötülükten alıkoymayan namaz doğru kılınmıyor demektir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Bir kişinin namazı, kendini fahşa ve münkerden [her türlü kötülükten] alıkoyamıyorsa, Allah’tan uzaklığı artar.) [Taberani]

O halde yapılacak iş, namazı doğru kılmaya çalışmaktır. Namazı doğru kılabilmek için önce itikadın düzgün olması şarttır. Daha sonra diğer şartlar gelir. Guslün ve abdestin doğru olması lazımdır. Bu şartlara riayet eden, mutlaka her türlü kötülüğü bırakır.

Kötülerle gezmek bile çok zararlıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kötü arkadaş, demirci körüğü gibidir. Üflenince, ateş kıvılcımları seni yakmazsa da, kokusu seni rahatsız eder.) [Buhari]

(İyi arkadaş, güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın.)
[Müslim]

Namaz her iyiliğin anahtarıdır
Sual:
Ben namaz kılmıyorum; ama hiç günah da işlemiyorum. İçki içmem, kumar oynamam, hırsızlık etmem ve başka günahları da işlemem. Üstelik, çok sadaka veririm, yoksulları gözetirim. Bunlar yetmez mi?
CEVAP
Namaz kılmamak çok büyük günahtır. Hırsızlık etmekten, kumar oynamaktan, içki içmekten daha büyük günahtır. Birçok hadis-i şerifte, kasten namaz kılmamanın küfür olduğu bildirildi. Amel imandan parça olmadığı halde, namaz konusunda ittifak hasıl olmadı. Namazın imandan olduğunu bildiren âlimler de oldu. Bu bakımdan namaz kılmamak, çok büyük tehlikedir.

Bir insan her türlü kötülüğü işlese, namaz kılmaya devam etse, namazı doğru olarak kılsa, kötülüklerin çoğunu, hatta tamamını terk eder. Çünkü bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(Namaz, münker ve fahşadan
[edepsizlikten, akla ve dine uymayan her türlü kötülükten, her türlü günahtan] alıkoyar.) [Ankebut 45]

Namaz kılmanın fazileti çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Namaz, her hayrın, her iyiliğin anahtarıdır.)
[Taberani]

(Namaz kılan kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olacaktır.)
[Taberani]

Namaz kılmayan, bütün dünyadaki yoksulları doyursa, her köye, her mahalleye cami, çeşme yaptırsa, namaz kılmamanın günahı bunların hepsinden fazla olur. Sadaka vermek, yoksul doyurmak, çeşme yaptırmak nafile ibadettir. Farz sevabının yanında denizde damla gibi bile değildir. Milyarlarca nafile, iki rekat farz namazın sevabına ulaşamaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://alim.yetkin-forum.com
Şeyhülislam
Admin
Şeyhülislam


Mesaj Sayısı : 191
Kayıt tarihi : 21/03/08
Yaş : 33

Namazın Dindeki Yeri Empty
MesajKonu: Geri: Namazın Dindeki Yeri   Namazın Dindeki Yeri EmptyPtsi Mart 24, 2008 10:49 pm

Namaz kılmak kime zor gelir
Sual: Müslüman olmak isteyen gayrı müslimler, (Müslüman oluruz ama, günde beş kere namaz kılmak, yılda bir ay oruç tutarak aç kalmak ve daha başka emirler bize güç geldiği için müslüman olmuyoruz) diyorlar. İbadet etmek niçin güç gelir?
CEVAP
Müslüman olana ibadetler güç gelmez. Müslüman olsalar böyle şeyler söylemezler. İmam-ı Rabbani hazretleri, Mektubat’ında buyuruyor ki: (Allahü teâlâ, kullarına yapabilecekleri şeyleri emretmiştir. Güç yetiremeyeceği işleri emretmemiştir. İnsanları zayıf yarattığı için, kolaylık göstermiştir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:
(Allah, size hafif, kolay emretmek istedi, çünkü insan, zayıf yaratılmıştır.) [Nisa 28]

Namaz, oruç kolaydır. Zekat için de malın tamamının değil, kırkta birinin verilmesini emretmiştir. Dinin diğer emirlerine dikkatle ve insafla bakılırsa, bu kolaylıklar görülür. Bununla beraber ibadet etmenin güç geldiği kimseler yok değildir. İbadetlerin zor gelmesi, Allahü teâlânın düşmanı olan nefstendir. Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak, ancak müminlere kolay gelir. Kalbi kararmışlara zor gelir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bu din [inanıp ibadet etmek] müşriklere güç gelir.) [Şura 13]

([Her çeşit günahtan çekinmek, oruç tutmak ve diğer ibadetleri yapmak için] Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım isteyiniz. Sabır ve namaz, yalnız Allah’tan korkan müminlerden başkalarına zor gelir.) [Bekara 45]

Namaz kılmamak, imansızlıktan veya iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek, kolaylıkla uymaktır. Bedeni hasta olana bazı işleri yapmak güç geldiği gibi, kalbi ve ruhu hasta olana da ibadet etmek güç gelir.) [m.191, 289]

(Kalbi temizlemek için, iman edip, Allahü teâlânın nimetlerine şükretmek gerekir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’a iman edip, nimetlerine şükrederseniz, size niçin azap etsin?) [Nisa 147]

Allah’a şükretmek, Ona inanıp, emir ve yasaklarına riayet etmekle olur.) [C.3, m.41]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://alim.yetkin-forum.com
Şeyhülislam
Admin
Şeyhülislam


Mesaj Sayısı : 191
Kayıt tarihi : 21/03/08
Yaş : 33

Namazın Dindeki Yeri Empty
MesajKonu: Geri: Namazın Dindeki Yeri   Namazın Dindeki Yeri EmptyPtsi Mart 24, 2008 10:49 pm

Her zikir namaz değildir
Sual: Bazıları, «Kur'an der ki: (Beni zikir için / beni anmak için namaz kıl Taha 14), (Allah’ı çok zikredin / çok anın Ahzab 41) Namaz zikirdir yani Allah'ı anmadır. Bir kimse, çıplak da olsa, hayzlı da olsa, cünüp de olsa, Allah'ı anma olan temel öğe düşmez. Hiçbir şey, hiçbir durum namaza engel olamaz» diyorlar. Namaz için abdeste ve gusle ihtiyaç yok mu denmek isteniyor?
CEVAP
Müslüman böyle iddiada bulunamaz, ancak münafık veya misyoner bulunabilir.
Allah’ı an da nasıl anarsan an, çıplak, hayzlı ve cünüp olmak fark etmez denildiğine göre, namaza inanılmadığı anlaşılıyor. Maksat ise dini bozmaktır. Evet namaz Allah’ı anmaktır ama her Allah’ı anma işi namaz değildir. Bunun için, «Allah’ı anmak için gusle, abdeste ihtiyaç olmadığına göre, namaz da Allah’ı anmaktır, namaz için de gusle, abdeste ihtiyaç yoktur» demek, sinsi bir şekilde dini bozmaya çalışmak demektir.

Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde namaz kılmak için gerekli şartlar bildirilmiştir. Her durumda namaz kılınamaz. Namaz için, 1- Hadesten taharet, 2- Necasetten taharet, 3- Setri avret, 4- Vakit, 5- Niyet, 6- İstikbali kıble şartı vardır. Ayrıca namaz içinde de şartlar vardır.

1- Hadesten taharet şartı:
Cünüp olanın ve hayzı bitenin gusletmesi, su yoksa teyemmüm etmesi, abdestsiz olanın da abdest alması şarttır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Cünüpken, gusledene kadar namaza yaklaşmayın.) [Nisa 43]

(Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi, ellerinizi dirseklerinize kadar yıkayın, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp oldunuz ise, gusledin.)
[Maide 6]

Hadesle ilgili çok hadis-i şerif vardır. Bazıları şöyledir:
(Abdestsiz kılınan namaz sahih olmaz.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud]

(Hadesten temizlenmeden
[abdestsiz, gusülsüz] kılınan namazı Allahü teâlâ kabul etmez.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]

(Dua rahmetin, abdest namazın, namaz da Cennetin anahtarıdır.)
[Deylemi]

(Kadın hayzlı iken namazı bırakır, hayzı bittikten sonra özür kanı devam ederse yıkanır, namazını kılar, orucunu da tutar. Fakat her namaz vakti girince abdest alır.)
[Darimi]

(Lohusa kadın kırk gün geçtiği halde, kan devam ederse, özürlü sayılır, yıkanır ve namaza devam eder. Kan devam ederse, her namaz vakti abdest alır.)
[Hakim]

(Gusül, abdesti nesh etmiştir.)
[Beyheki] (Yani gusül abdesti ile namaz kılınır, tekrar abdest almak gerekmez.)

(Cebrail aleyhisselam, ilk vahyi getirince, abdesti ve namazı öğretti.)
[Dare Kutni]

(Namaz kılarken abdesti bozulan, burnunu tutup namazdan çıksın.)
[İbni Mace] (Gören burnu kanadı zannetsin, suizanna sebep olmasın.]

(İki melek birinin kabrine gelip, ona şiddetli bir darbe vurdular. Kabir ateşle doldu. Adam bayıldı. Ayılınca, meleklere, “Neden bana vurdunuz” dedi . Melekler, “Sen temiz olmadığın halde namaz kıldın ve mazlûm birine imkanın varken yardım etmedin” dediler.)
[Taberani]

2- Necasetten taharet:
Namaz kılacak olanın, elbisesinin ve namaz kılacak yerin temiz olması şarttır. (Hindiye)
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Elbisen de temiz olsun.) [Müddessir 4]

3- Setri avret:
Erkeklerin diz ile göbek aralarını, kadınların el ve yüz hariç her yerini namazda örtmeleri farzdır. (Redd-ül muhtar)
Bir âyet meali şöyledir:
([Namaz kılarken] Her secde edişinizde ziynetli [temiz, sevilen, güzel] elbiselerinizi giyiniz.) [Araf 31]

4- Vakit:
Namaz vakti girmeden kılınmaz. Vaktin girmesi şarttır. (Halebi)
Bir âyet meali şöyledir:
(Namaz, müminlere belli vakitlerde farz kılındı.) [Nisa 103]

5- Niyet:
Namaz kılacağına niyet etmek de şarttır. (Dürer)
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Niyetsiz ibadet makbul olmaz.) [Deylemi]

6- İstikbali kıble:
Bir âyet meali şöyledir:
(Yüzünü mescid-i haram tarafına dön. Siz de nerede bulunursanız bulunun, yüzünüzü o tarafa döndürün.) [Bekara 144]

Bu deliller açıkça gösteriyor ki, namazın dışındaki ve içindeki şartlara riayet etmeden kılınan namaz sahih olmaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://alim.yetkin-forum.com
Şeyhülislam
Admin
Şeyhülislam


Mesaj Sayısı : 191
Kayıt tarihi : 21/03/08
Yaş : 33

Namazın Dindeki Yeri Empty
MesajKonu: Geri: Namazın Dindeki Yeri   Namazın Dindeki Yeri EmptyPtsi Mart 24, 2008 10:50 pm

Salat ne demektir?
Sual: Namaz kılmayan bazı kimseler, (Namaz, salat, yani, duadır. Tanrı’yı içten anıp selamlamaktır. Bunun da bir şekli, belli bir saati, zaman dilimi, yeri, kuralı yoktur. İnsan, istediği vakit, istediği dilde, istediği şekilde, istediği yerde dua edebilir. Şimdi kılınan beş vakit namaz, gerçeklere aykırıdır) diyorlar. Peygamber efendimiz, beş vakit namaz kılmadı mı, namaz kılınmasını emretmedi mi?
CEVAP
Bu tür iddialar, Peygamber efendimize inanmayanların, dinimizi yıkmak isteyenlerin, çeşitli maskeler altında asıl kimliklerini gizleyerek gündeme getirdikleri iddialardır. Hiçbir ilmi değeri yoktur.

Peygamber efendimiz, namaz farz olduktan sonra, beş vakit namaz kılıp, farz olduğunu bildirdi. Eshab-ı kiram ve ondan sonra gelenler hep beş vakit namaz kılmışlardır. Resulullah, hâşâ Kur’an-ı kerimi anlayamadı mı? Salat kelimesini anlayamadı mı? Hâşâ, beş vakit namaz kılması yanlış olsaydı, Allahü teâlâ vahiy gönderip düzeltmez miydi?

Cebrail aleyhisselam, gelip, beş vakit namazın vakitlerini, kılınış şeklini ve diğer bütün hususları bizzat tatbiki olarak öğretti. Peygamber efendimiz de, (Namazı benim kıldığım gibi kılın) buyurdu. (Buhari)

Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Namaz, müminlere belli vakitlerde farz kılındı.) [Nisa 103]

Demek ki, namaz kılmanın belli vakitleri vardır.

Asr-ı saadetten bugüne kadar, camiler, mescidler namaz kılmak için yapılmıştır. Diğer namazlar evde de kılınabilir ama, Cuma namazının, camide cemaatle kılınması gerekir. Beş vakit namazın da, geçerli bir mazeret olmadıkça, camide cemaatle kılınması emredilmiştir. Camilerin, mescitlerin, namaz kılınması için yapılmasını, Allahü teâlâ emretmiştir. Bir ayet-i kerime meali şöyledir:

(Allah'ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namaz kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder.) [Tevbe 18]

Kur’an-ı kerimde geçen salat kelimesi, namaz değil de dua demek olsaydı, belli zamanı ve yeri olmasaydı, Allahü teâlâ mescit yapılmasını Kur’an-ı kerimde bildirir miydi?

Sual: Hadis kitabındaki bir hadisin tercümesinde, (Bana ilk salât edecek yani namazımı kılacak olan Allah’tır) ifadesi geçiyor. Allah namaz mı kılar?
CEVAP
Bu yanlışlık, (Salât) kelimesinin yanlış tercüme edilmesinden kaynaklanıyor. (Salât) kelimesi, dua, istiğfar, rahmet gibi anlamlara gelir. Istılahta ise salât, bildiğimiz namaz anlamına gelir. Salât kelimesi her zaman dua veya her zaman namaz diye tercüme edilirse yanlış olur. Cümledeki yerine göre mana verilir. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah ve melekleri, Resule salât ediyor. Ey iman edenler, siz de salât edin.) [Ahzab 56]

Burada salât, Allahın rahmet, meleklerin istiğfar, müminlerin ise, dua etmesi anlamındadır.

Sualdeki, (Bana salât edecek olan Allah’tır) demek, (Bana rahmet edecek olan Allah’tır) demektir. Ondan sonra müminler, salât-ü selam ederler.

Her dilde olduğu gibi, Türkçede de bir kelimenin çeşitli manaları olur. Cümleye göre anlamı değişir. Mesela yüz kelimesinin birkaç anlamı vardır. Birkaç örnek verelim:
1- Denizde yüz!
2- Ona yüz verme!
3- Bana yüz lira ver!
4- Ne güzel yüz bu…
5- Koyunun derisini yüz!
6- Bıçağın keskin yüzü
7- Kumaşın yüzü de, astarı da güzeldir.
8- Yoganın ve yastığın yüzünü değiştirdik.
9- Ne yüzle geldin bize?
10- Size gelmeye yüzüm yok.
11- Binanın arka yüzü boyandı.
12- Adamda hiç yüz yok.
13- Bu yüzden uzun yazmak zorunda kaldık.

Ayrıca deyimlerde de yüz kelimesi pek çok geçmektedir. Bazılarını bildirelim:
1- Yüze duramamak,
2- Yüzü kızarmak,
3- Yüzünden kan damlamak,
4- Yüzüne gözüne bulaştırmak,
5- Yüzüne kan gelmek,
6- Yüzünü kara çıkarmak,
7- Yüzünü ağartmak,
8- Onun yüzü suyu hürmetine,
9- Yüz verince astar istemek,
10- Suçunu yüzüne vurmak,
11- Yüz kızartmak,
12- Yüzünden okumak,
13- Yüzü gözü açılmak,
14- Yüzüne gülmek,
15- Yüzüne çarpmak,
16- Yüzünü ekşitmek,
17- Yüzü gülmek,
18- Yüzüne duramamak,
19- Yüzüne hasret kalmak,
20- Yüzü yumuşak olmak.

Kur’an-ı kerimde de el, yüz, göz ifadeleri geçer. Bunlara tek mana verilirse, büyük yanlışlıklara sebebiyet verir. Vehhabiler, kelimenin diğer manalarına bakmadan, Allah’ın eli, yüzü var diyerek küfre girmişlerdir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://alim.yetkin-forum.com
Şeyhülislam
Admin
Şeyhülislam


Mesaj Sayısı : 191
Kayıt tarihi : 21/03/08
Yaş : 33

Namazın Dindeki Yeri Empty
MesajKonu: Geri: Namazın Dindeki Yeri   Namazın Dindeki Yeri EmptyPtsi Mart 24, 2008 10:50 pm

Namazda huşu ve tefekkür
Sual: Namazda dünya işlerini düşünmemek için ne yapmalı?
CEVAP
Namazda dünya işlerini düşünmek ihlas noksanlığından ileri gelir. Buna sebep olan eksiklikleri gidermeye çalışmalıdır. Her iş, Allah rızası için yapılırsa, ihlas elde edilir. Namaza başlarken, Allahü teâlâyı görür gibi, edeple namaza başlamalı ki, namaz hakiki namaz olsun. Eğer beden namazda, kalb başka yerde olursa, o namaz sahih olsa da, makbul bir namaz olmaz. Bunun için, “La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil’azim” dedikten sonra, namaza başlamak faydalıdır. İslam Ahlakı kitabında da deniyor ki:

İmama uyunca, imam Fatihayı okurken, (Sağımda Cennet ve solumda Cehennem, ensemde Azrail aleyhisselam, karşımda Beytullah, önümde kabir ve ayağımın altında sırat, acaba benim sualim kolay olur mu? Ettiğim ibadet, ahirette başıma taç, yanıma yoldaş ve kabrimde ışık olur mu? Yoksa kabul olmayıp, eski bez gibi yüzüme vurulur mu?) diye tefekkür etmelidir. (Miftah-ül-cennet)

Namazda zihni toparlamak
Sual:
Namaz kılarken, zihni toparlayabilmek için, ne yapmak gerekir?
CEVAP
Mümin, Allah’tan korkup rahmetinden ümidini kesmemesi ve hatalarından dolayı utanması lâzımdır. Namazda bu sıfatlardan ayrılıyorsa, fikri dağınık ve vesvese mevcut demektir. Görmek, düşünmeye sebeptir. Bu bakımdan insanı meşgul edecek şeyleri, gözün gördüğü yerlerden kaldırmalı. Namazı loş bir karanlıkta kılmalıdır. Nakışlı seccade yerine, düz olanlar tercih edilmeli. Kıble duvarı sade olmalı, herhangi bir resim asılı olmamalı. Sağa sola veya karşıya bakmamalı.

Namaza başlarken, Allah’ın huzuruna durduğunu, bu huzurda gafil olmanın tehlikesini düşünmeli ve kıyametin korkunç manzarasını hatırlamalı. Kalbi meşgul eden, dünyevî istek ve arzulardır. Nefse ceza verip, bunlardan kurtarmak gerekir. Ebu Talha hazretleri, bahçede namaz kılarken bir kuş daldan dala konup namazını şaşırtınca, koca bahçesini sadaka olarak verdi. Namazının noksanına kefaret olsun diye böyle yaptı. Nefsi çeşitli şekilde cezalandırarak kalbi toparlamaya çalışmalıdır. Tam huzura kavuşamıyorum diye, mücadeleyi bırakmamalı. Bir bardak dolu zeytinyağına ne kadar su konursa, o kadar zeytinyağı dökülür. Çünkü zeytinyağı, suya göre hafif olduğu için suyun üstüne çıkar. İkisi birleşmez. Dünya sevgisi ile ahiretin kalbdeki himmeti, zeytinyağı ile su gibidir. Bardak su ile dolu olunca, zeytinyağı orada bulunmaz. Dünya sevgisi, kalbi kaplamışsa, vesveseden kurtulmak mümkün olmaz. Dünya sevgisi ne kadar azsa, kalb huzuru o kadar fazlalaşır. Demek ki, kalbi toparlayabilmek için, dünyanın faydasız şeyleri peşinden koşmamalı. İlim ve ihlasla amel etmeye çalışmalı, göze çarpan ve kalbi meşgul eden şeyleri ortadan kaldırmalıdır.

Huşu ile namaz
Sual:
Huşu ile namaz kılmak için ne yapmalıdır?
CEVAP
Namazda mânasını biliyorsanız, okuduğunuzu düşünmek, iyi olur. Kendini Rabbinin huzurunda düşünmek ve o huzurda nasıl olması gerekiyorsa, öyle bulunmak çok iyidir. Kendinin son namazı olduğunu, son amelinin bu olduğunu, yahut kendini sırat üzerinde düşünüp kendini toparlamak, kibriya, azamet ve celâli huzurunda, kendini kartal pençesindeki serçe, yahut efendisinden kaçmış, yakalanıp tekrar efendisinin huzuruna götürülmüş köle gibi bilmek, yahut her an nimetleri içinde bulunduğu, her an kendisine muhtaç olduğu hakiki nimet sahibinin huzurunda nasıl durulursa, öyle durmak, hiç olmazsa, general karşısına çıkan bir er gibi bulunmak, namazda kalbi toparlamaya yardım eder. Dünyaya önem vermemek, işlerini mesele ve düşünce vesilesi yapmamak, geldiği gibi gider, ne olduysa öyle olur gibi, dünya hakkında hoşgörülü olup, namazda hep Rabbi ile olmak mühimdir gibi düşünceye sahip olmak faydalı olur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://alim.yetkin-forum.com
 
Namazın Dindeki Yeri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İslami Paylaşım :: İslamiyet :: Namaz ve Abdest-
Buraya geçin: